Solcu bir gazete, solculuktan önce “gazete” yapmalıdır…

Köşe yazısıyla, yorumlarla, ajans haberlerine küçük taklalar attırmakla, şöhret sahibi yazarları sayfalara taşımakla … alternatif gazetecilik yapılmaz… Alternatif gazetecilik, politik bir iştir ama solcu olmanız, bütün iyi holding gazetelerinin kendilerini uymak zorunda hissettiği bazı mesleki kuralları gözardı etmenizi gerektirmez. Misal, haberlerinizi güvenilir kaynaklara dayandırmanız, haberin bütün unsurlarına yer vermeniz (5n1k), güçlü haber kaynaklarına, tutarlı ve derinlikli bir editoryal çizgiye sahip olmanız gerekir… Bu kuralların tamamen burjuvaziye ait olduğunu ya da bizi illa ki profesyonalizm batağına saplayacağı da iddia edilemez.

Yıllar önce BirGün kurulurken çağrıldığımız toplantıda bunları ifade etmiştim, büyük sermayeye dayanmayan alternatif bir gazetenin sadece bedavaya çalışan gönüllü yazarlarla ve soldaki kurumların basın açıklamalarıyla idare edemeyeceğini, memleketin su gibi ekmek gibi habere/bilgiye ihtiyacı olduğunu, dolayısıyla eğer günlük gazetede ısrar edilecekse sıkı bir editoryal politika ile iyi ücret verilecek en az birkaç güçlü gazetecinin lazım geldiğini söylemiştim.

Sözlerim pek yerinde, pek doğru bulunmuştu ama bittabi somut koşullar galip geldi ve BirGün, çok genel ifade edeceğim iki nedenle alternatif olamadı: Çağdaş gazeteciliğin doğası ve Türk solunun öznel sorunları… Bu büyük iddiaları sonraki postalarda açmayı umuyorum, bugün ise, geçtiğimiz günlerde şöhretli bir gazetecinin editör koltuğuna oturduğu BirGün’deki değişim yanılsaması üzerine iki kelam edeceğim sadece.

Görebildiğim kadarıyla Birgün’de gazetecilik yapma biçimi bakımından bir değişim yok ama bugünkü Birgün’ün arka sayfasında “neşeli” bir foto-kolaj eşliğinde kocaman iddialar var: “Rüzgar döndü. Bize göre psikolojik üstünlük bizde … Biz artık ‘küçük’ kalmış büyük gazetelerle yarışarak ve bizim gibi hakikatin peşinde olan gazetelerle dayanışarak başka bir hedefe yelken açıyoruz”

ogunbugunO kadar iddialı  cümleler ki bunlar, sanırsınız elinizin altında Guardian’ın ya da Pais’in komünist olanını tutmaktasınız! Gazete sayfalarını karıştırdığınızda iddiaların ne denli yersiz olduğunu hemen görüyorsunuz. Toplam 12 sayfa, yani 3 yapraktan oluşan Pazar gazetesinde haberlerin tamamına hızla baktım. Çoğu imzasız ve 5n1k içermeyen, herhangi bir haber kaynağından yeni bir bilgi sunmayan, solun klasik basın açıklaması haberciliği örnekleri…

İçinde Birgün’e özgü ve habere benzeyen bir tanesine bakalım. BirGün’ün 15 Ağustos tarihli “Yatacak yeriniz yok” başlıklı manşetinin devamı niteliğindeki bu haber, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın tarihi Osmanlı mezarlarını yıktırarak kendisi için aile kabristanı yaptırması ile ilgiliydi. Bunun üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisinden CHP’li Hakkı Sağlam bilgi edinme başvurusu yapacağını ve konuyu meclis gündemine getireceğini söylemiş ve bu sözler, bugünkü gazetede (18.8.2013) takip haberi olmuş. Peki Sağlam bu sözleri nerede ve kime söylemiş? Bilmiyoruz. Daha önemli soru: Bu sözlerin bir haberdeğeri var mı? Bu metne haber denilir mi? Çok kısa bir habercilik deneyimim var ama akademik uğraşım bir yana, yılların gazete okuruyum, bu da bana bir haber üzerinde söz söyleme hakkı verir herhalde. Yok, burada haberdeğeri de haberin unsurları da yok.

18.8.2013 birgun.kapakjpgBaşsayfadaki tuhaflığa da bir şey söyleyip bu postayı kapatacağım. Yukarıdaki resimde görüyorsunuz, sayfanın tam ortasında güzel bir kadın resmi, bu resme eşlik eden ve eğitimli kadınların işgücü piyasasındaki dezavantajlı konumu üzerine bir “haber”. Güzel kadın resminin neden seçildiği üzerine anlaşamayabiliriz belki ama metnin haberdeğeri ile ilgili olarak ortaklaşma ihtimalimiz olduğunu düşünüyorum. Cinsiyete dayalı işbölümü ve eğitimli kadın işsizliği çok önemli bir konu ama gazetede bir manşete “haber” sıfatını kazandırabilecek şey sadece bu olamaz. Hele ki, DİSK Uzmanı Serkan Öngel’in Dünya Bankası 2011 verilerine (veriler 2012’ye bile ait değil)* göre kaleme aldığı bir yazının manşete çekilmesindeki mantığı anlamak mümkün değil. Bu, haberin evrensel tanımında içerilen en temel özelliklerine göre haber değil. Verilerin görece eski olması değil sadece bu metni haberden uzaklaştıran. Eski verilerle de güncel haber yapılabilirdi, eğer bu olguya ilişkin, diyelim yeni bir örgütlenme girişimi, verilerin ülkelere ya da meslek gruplarına göre karşılaştırıldığı, eğitimli işsiz kadın öznelerin de habere dahil edildiği, onlara söz hakkı verilen bir dosya olsaydı mesela…

Peki eğer durum bu ise, BirGün’ün arka sayfasını kaplayan bol görselli duyuru ne anlama geliyor? “Küçük” kalmış büyük gazetelerle bu kadar zayıf bir habercilik anlayışı ile savaşılabilir mi? BirGün’ün editoryal kadroları, Türkiye’de okurun BirGün’ü neden tercih edeceği, etmesi gerektiği sorusuna iyi bir yanıt verebilir mi?

———————————————————————————

* Serkan Öngel, Twitter’dan uyardı ve en güncel verileri kullandığını belirtti. Kendi adına haklı bir uyarı ama bu müdahale, benim vurgulamak istediğim meselenin özünü maalesef değiştirmiyor. Kendisine de yazdığım gibi günlük bir gazete için haber, en yalın haliyle, dün olan şeye ilişkin bir yazı türüdür. Tam da bu yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için, söz konusu haberin güncel bir gelişmeyle ilişkilendirilmesi bakımından problemli olduğunu anlatmaya çalıştım. Sözüm, Serkan Öngel’e değil, BirGün’ün editoryal kadrosunaydı…

Solcu bir gazete, solculuktan önce “gazete” yapmalıdır…” için 8 yorum

  1. ogrendigim bir cok sey oldu yazinizdan. misal mansetin dune gonderme zorunlulugu oldugunu bilmiyordum habercilikte! elde olan son verilere gore yapilmis analiz analiz olamiyormus ya da! gazetelerin tum yazilarinin altinda bir yazan ismi olmaliymis! bazen haberin yerinin ve zamaninin bazense kiminin onemli oldugunu bilirdim ama meger o oyle degilmis 5n1k sartmis! ve degisim dedigin sey bir haftada hemen olmaliymis! yoksa hemen “aslinda siz degismediniz” tokati atilirmis!

    tesekkurler 🙂

  2. Önyargılı (HIZLA BAKMIŞ mış ) bir yazı.Ben eleştirilerini hızlıca okumadım.5N1K da neyin nesi saçma ve abuk.Bütün imkansızlığına ve herşeye rağmen bu eleştiriyi yazan dostumuza da MEYVE VEREN AĞAÇ taşlanır diyorum ve sadece gülüyorum ….

  3. Gazetecilik mesleğinin (toplumsal saflaşmalar ve egemenlik ilişkilerinde azade ederek) nasıl olması gerektiği konusunda ilgili eleştirilerin sahibi kadar iddialı olmadığımdan bu eleştirilere cevabı BirGün’cü arkadaşlara bırakıyorum..

    Kabristan haberinde kanımca önemli olan CHP milletvekilinin konuyu ne zaman ve nerede gündeme getirme durumu olmamalı.. Buna neden yoğunlaşıldı buna da bir anlam getiremedim! Önemli olan, (Yeni) Osmanlıcılıkla kitleleri uyuşturan ve her durumda “atalarımız, onların ecdadlarıyız” argümanları kendini ideolojik olarak yeniden üreten bir iktidarın, bu argümanlarının berhava olduğu ve kendi ürettikleri bu ideolojik değerlere bile saygıları olmadığıdır. Bu da haber değilse nedir?

    Diğer bir eleştiri de cinsiyete göre iş bölümününde kadınların dezavantajlı konumuna ilişkin haber.. Birincisi güzellik tanımı son derece sorunlu. Neye göre? Kime göre? Grotesk bir edası olan ilgili kadının bana göre de itici bir yönü var, mesela! Kaldı ki bu bakış açısının ne önemi var bunu da anlayamadım. Editör, sanırım eğitimli kadın bir işsizi temsil etmek istedi ona göre de bu idi, o kadar.. İkincisi, iktidar, on yıllık icraatında, kadın bedenine, özgürlüğüne yoğunlaşacak ve bunun ekonomi politik uzantısı olarak da eğitimli kadının dezavantajlı duruma düşürülmesi, taşra’da yaşayan ve eğitimsiz kadınların eve kapatılmasının sağlayacak esnek ve evden çalışma olanaklarına ilişkin politikalar bilimsel olarak ortaya çıkarılacak bu da haber niteliği taşımayacak! Politik ve evet ideolojik olarak solcu (kadınının özgürlük ve eşitlik yönelimi) bir bağlamında değerlendirme yapılamazsa tabi ki haber niteliği taşımaz ve eleştirilir..
    Her şeyin ötesinde, örgütlenme pratikleri ve kadın işsizlerin habere dahil edilmesi konusunda en iyi cevabı BirGün’cüler bir gün sonra vermiş.. Daha da söze gerek yok..

    http://birgun.net/haber/nitelikli-islerde-kadin-istenmiyor-2350.html

    Bu zorlama yazı bana ilgili satırların sahibinin BirGün ya da ona emek veren çevrelerce başkaca sorunları olduğunu düşündürüyor.. Kendi adıma söyleyeyim; kendi çevremizden yani muhaliflerden gelen eleştiriler bizleri güçlendirir. Yapılmalıdır da.. Fakat, ufak hesaplar ve dar anlayışlar için tek denecek şey “Buradan size ekmek çıkmaz”..

    1. BirGün’ün kadın işsizliğiyle ilgili yeni haberinden (Sevgim Denizaltı imzasıyla çıkan) haberdar ettiğiniz için teşekkürler. Bana göre bu, diğerine göre çok daha fazla haber özelliği taşıyor. Eleştirdiğim şeylerin düzeltildiğini görmek beni mutlu etti şahsen

  4. Gereksiz ve tutarsız bir yazı. Sol duyarlılık adına yazılmış ama sol olmayan bir şeyle sonuçlanmış bir yazı. Evrensel habercilik dediğiniz şeyin kıymeti nedir tam olarak? bugünkü evrensel habercilik kriterleri insani olana yer vermez, sadece bilgiye yer verir. Mesela bir işçinin ölümünden, kimliğinden, ölüm şeklinden, öldüğü yerden bahseder, ama onun ölümünün gerçek nedenini açıklamaz, bunu bilgi olarak görmediği için…. Ayrıca bir hesaplaşma kokusu aldım yazıda… Kısacası olmamış…

  5. Son zamanlarda gazeteyi elime aldığımda yaşadığım şey “Bu işte bir terslik var” duygusuydu. Bunun nedeni haberci sıfatıyla dışa dönüklük/yansıtma/aktarma durumunun zıddı bir varoluş haliyle gazetenin fazla kendine dönüklük haliydi. Ece Temelkuranın tartışılan yazısındaki temel sorunlardan biriydi bu bence ve bu kadar tepki çekti. (Kilo verme geyiklerini bunu aşan bir kapsamda görmek gerek tabii:))

olumben113 için bir cevap yazın Cevabı iptal et